The King: Eternal Monarch ile yeniden merhabalar… Uzun süre beklediğim ve gün saydığım diziyi sonunda izledim. Bitirmemek için elimden geleni yaptım. Gerçekten bitsin hiç istemedim. Benim için eski dizileri hatırlatan, aynı tadı bırakmaya yakın olan bir diziydi. Yani bunu da şöyle açıklayabilirim, hiçbir zaman Goblin kadar etkilenmeyeceğim ama ona biraz yakın olan bir diziydi. Bilmiyorum ben de birkaç tane dizinin yeri ayrı gerçekten. Goblin ve Kill Me Heal Me tümünden ayrı tuttuğum iki dizi olabilir. Her yeni dizi haberi geldiğinde onların üstüne geçecek olanı bekliyorum ama gelmiyor. Ama bu diziye kötü diyormuşum gibi anlaşılmasın. Dizi asla kötü değildi. Dediğim gibi bitmesini istemedim hatta izlemeye kıyamadım. Hemen konusundan bahsedip detaylara geçeceğim!
The King: Eternal Monarch Konusu
Genel olarak konusu iki farklı dünyada geçmektedir. Paralel evrende aynı insanların farklı hayatlarını göreceksiniz. Konusu tabi ki oldukça fantastik. Bu iki dünya arasında birbirleri ile karşılaşan çiftin neler yaşadığını izliyorsunuz. Hem komik hem de dramatik bir dizi. Birçok yerde ağladım bile diyebilirim. Özellikle sonunda çok ağladım. Zaten ağlamazsam olmazdı. Her dizinin sonunda dram olmasa bile bitiyor diye gözlerim bir doluyor doğrusu. Şimdi hemen karakterlere geçelim.
Lee Min-Ho’nun canlandırdığı Lee Gon, Kore İmparatorudur. Küçük yaşta Kral olmuş olması ile büyük sorumlulukları bulunmaktadır. Üvey amcası Kral olan babasına bir suikast düzenler. Bu sırada uykusundan uyanan küçük Lee Gon babasının ölümüne tanık olur. Amcası onu öldürmek isterken biri gelir ve Lee Gon’u kurtarır. Sonrasında Kral olup bütün sorumlukları küçük yaşta almaya başlar. Bir gün bambu ormanında atı ile gezerken bir anda bir kapı açılır. Kapının ne olduğunu anlamaya çalışırken içerisinden geçer. Geçtikten sonra geldiği şehir kendi dünyasından farklı bir yerdir. Ne olduğunu anlamaya çalışırken yıllardır aradığı biriyle karşılaşır.
Kim Go-Eun’un canlandırdığı Jung Tae-Eul ile karşılaşırlar. Jung Tae-Eul Güney Kore Cumhuriyeti’nde bir dedektif polistir. Güçlü bir karaktere sahiptir. Tekvando hocası babası ile beraber yaşamaktadır. Annesini çocukken kaybetmiş ve babasına bağlı biridir. Bir gün şehirde gezerken karşısına beyaz atlı bir adam çıkar. Adamın ne yaptığını anlamak için yanına gider ve kimliğini gösterir. Beyaz atlı Kral Lee Gon sonunda onu bulmuştur.
Woo Do-Hwan’ın canlandırdığı Jo Eun-Seob karakteri de Lee Gon’un korumasıdır. Lee Gon ilk Kral olduğunda onu Kırılmaz Kılıcı ilan etmiştir. Bu yüzden Kral’a bağlı bir koruma olup hem en yakın arkadaşı hem de onu canı pahasına koruyan bir çalışanıdır. Kral’a çok değer verir ve onun için her şeyi yapmaktadır.
The King: Eternal Monarch Yorumları
Olaylar bu şekilde başlıyor. Tabi hepsinin paralel evrende başka kişilikleri de var. Onlar hakkında bir şey yazmak istemedim. İzlerken görmeniz çok daha iyi bir etki bırakacaktır. Ben Netflix üzerinden izledim. Dizi televizyonda yayınlandıktan sonra düştü oraya. Onu beklerken gerçekten gün saydım. Yüklendiği ilk günden beri izliyordum. Artık iki gün önce bitirdim. Bittikten sonra hemen yazmak istemedim diziyi bir sindirmek istedim. Yani bilmiyorum ben çok beğendim. Lee Min-Ho’yu ve Kim Go-Eun’u izlemeyi de özlemişim. İkisi de çok tatlıydı. Birbirlerine yakışmışlardı. İkisinin de son dizileri baya iyi olduğu için bunun kötü olmasını zaten bekleyemeyiz.
Kötü karakterleri de ben sevdim. Özellikle amcası çok iyi olmuştu. Ama bir kötü kadın karakterimiz var ki beni hasta etti. Gerçekten karakterini tam anlamıyla canlandırmış. Konuşması, duruşu, her şeyi o kadar gıcıktı ki anlatamam. Kore İmparatorluğunun Başbakanı olan kadından bahsediyorum. Jung Eun-Chae canlandırdığı Gu Seo-Ryung karakteri. Gerçekten sevmedim ama çok rolünün hakkını vermişti. Dizinin fantastik olması zaten beni en etkileyen şey olabilir. Çünkü ben standart romantik dizilerdense bu tarz fantastik ve romantik olanları daha çok seviyorum. O yüzden dizi benim için MÜKEMMELDİ.
Dizi hakkında böyle çok uzun uzun konusundan bahsetmek içinde geçen olaylardan konuşmak istiyorum. O yüzden yazı sonuna sevdiğim sahnelerin görsellerini koyacağım. Altlarına da ufak ufak neler hissettiğimi yazmak istiyorum. Yazının o kısmından sonrasını izlemeyenler için önermiyorum. Sizler için büyük spoiler olabilir. O zaman ben başlıyorum Spoiler vermeye!
Spoiler için tekrar DİKKAT!
Buraya çok fazla vakit ayıramadığımın farkındayım. Beni beklediğinize dair çok güzel mesajlar atıyorsunuz ve inanılmaz mutlu oluyorum. Emin olun ben de çok istiyorum sizlere böyle uzun uzun dizler yazmayı. Ama çalıştığım için çok vakit bulamıyorum. Bunun yerine instagram sayfamda kısa kısa izlediğim dizilerin konularından bahsediyorum. Eğer onları da görmek isterseniz oraya da beklerim. Burada olmayan dizi tanıtımlarını orada yaptım. Kısa kısa bahsettiğim dizi yorumları için @dizigunlugumcom sayfasına gelebilirsiniz. Bir sonraki yayında görüşmek üzere diyorum ve umuyorum. İyi seyirler dilerim Sevgili Okur!
Tür: Dram, Romantik, Fantastik
Yönetmen: Baek Sang-Hoon
Senarist: Kim Eun-Sook
Yayıncı: SBS – Netflix
imdb: 8.7
Bölüm Sayısı: 16
Yapım Yılı: 2020
Dili: Korece
Ülke: Güney Kore
[…] şimdi Goblin’i izlediğimde oyunculuğunun o kadar iyi olmadığını da fark edebiliyorum. The King: Eternal Monarch izledikten sonra ikisini kıyasladığımda ciddi farkı gördüm. Ama o zaman hiç […]